"RECEP TAYYİP ERDOĞAN TÜRKİYE’NİN ORTALAMASIDIR. RECEP TAYYİP ERDOĞAN TÜRKİYE’ DİR…

Çocukluk yıllarımda yaşadığım bazı olaylar, adeta beynime kazınmış gibidir. Onları çok iyi hatırlarım. Örneğin yaşadığım köyde anneler çocuklarına sinirlendiklerinde ‘‘ Ermeni Dölü…’’ diye bağırıp, arkasından terlik atarlardı. Bu Ermanı neydi, onu bilmezdik. Ama sık olarak kullanıldığına şahit olurduk. Sonra büyüdüğümde öğrendim ki; büyüklerimiz arkamızdan ‘‘Ermeni dölü’’ diye bağırırmış. Ermanı, meğer Ermeni imiş. 

Büyüdüğümde gerek eğitim, gerekse sosyal hayatımda bir çok Ermeni ile tanışma fırsatım oldu. Hepsi bir birinden değerli insanlardı. Onlara hiçbir şey söylemezdim, ama onları gördüğümde ya da sohbet ederken içimde bir utanç hissederdim. Hissettiğim onları ayrıştırmamızın, ötekileştirmemizin utancı idi. Onları Ermeni kimlikleri nedeniyle bir kötülük ve küfür kaynağı olarak gören bir toplumun bir bireyi olmanın utancı…

"NİYE KAÇIYORSUN ULAN, İSRAİL DÖLÜ..."

Sonra Soma’da Başbakan’ın ‘‘ Niye kaçıyorsun ulan, İsrail dölü…’’ diye bağırarak, patlattığı tokatın sesini videolardan duydum. O an duyduklarıma inanamadım. Bir ülkenin başbakanı vatandaşına aşağılayarak bağırıyordu. Hem de nefret suçu işleyerek… 

Yine aynı utanç vardı içimde… Bir insanın doğarken karar veremediği ve kendisini öyle gördüğü bir özellik nedeniyle aşağılanmaya maruz kalınıyordu. Oysa Recep Tayyip Bey, dindar bir insandı ve yaratılanı, Yaratan’dan ötürü sevdiğini bir çok yerde söylerdi. Peki İsrailliler Yaratan’ın yarattığı değil miydi?

Sonra yine aklıma büyüdüğüm sosyal çevredeki insanlar geldi. Onların önemli bir kısmı namazını kaçırmaz, orucunu tutardı. Ama o insanların önemli bir kısmı kavga ettiklerinde ağza alınmayacak küfürler saçarlardı: "Senin Allah’ını, kitabını …" diye küfrettiklerine sıkça şahit olmuşumdur. O insanlar hem küfür ederlerdi, hem de camide en ön saflarda otururlardı. 

Sonra cenaze namazlarına şahit olurdum. O çevrede kimsenin sevmediği, üç kağıtçı ve ahlaksız olarak tanımladıkları kişilerin cenaze namazları kılınırken, İmam cemaate, ölen kişiyi nasıl bilirsiniz, diye sorduğunda: ‘‘ İyi bilirdik…’’ diye yanıt verirlerdi. Hem de üç kez… 

İşte Başbakan’ı öyle görünce aklıma bunlar gelmişti. Hem dindar, hem de küfürbazdı. Dine gelince mangalda kül bırakmayan, ama küfüre ve ayrımcılığa gelince hiç geri kalmayan… Bu nedenle Recep Tayyip Erdoğan’ın dindarlığı, Türkiye’nin ortalama dindarlığıdır. Recep Tayyip Bey’in kini, Türkiye’nin ortalama kinidir.

Örneğin bütün stadyum ve spor salonlarında ‘‘Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim.’’ yazar. Siz kaç tane ahlaklı ve dürüst sporcu, spor adamı ya da spor yöneticisi gördünüz? Parmakla sayılacak kadar azdır. Sporcuların önemli bir kısmı kayıt dışı paralarla oynayan insanlardır. Spor ne yazık ki, Türkiye’ de zenginleşmiş iş adamlarının ün, şan ve tanınmak için (hatta kayıt dışı, kara para aklamak için bile) girdikleri bir cambazlık alanıdır. Siz hiçbir spor adamından, şu konuda da kulübümüz haksız diye beyan verdiklerini gördünüz mü? Daima zeytin yağı gibi üsttedirler. Siyasette Tayyip Erdoğan da hep üsttedir. Siyasetteki sidik yarışının benzeri, futbolda da söz konusudur.


....

 Recep Tayyip Erdoğan bu ülkenin ortalamasıdır. Hatta Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’dir."